Geçtiğimiz günlerde Reklamania’nın e posta kutunusuna bir mail geldi. Başlamadan önce maili aşağıda aynen yazıyorum;

Türkiyede ilk olacak ve her kesimin reklam verebileceği bir sistem geliştirdim.sistemim türkiyenin en klas ve kalabalık yoğun yerlerinde yapılabilecek bir reklam türü olacak.Fakat öyle sandığınız ve düşündüğünüz gibi bilbord veya bir yere birşeyler yapıştırmak TV lerde veya internet sitelerinde verilebilecek bir reklam türü değil.günde en az 720 dakika yayınlanacak ve günde en az 72000 kişinin görebileceği ve aklına kazınabileceği bir reklam türüdür.Fikrimi satıyorum.Ve bunun içinde en az 1.000.000 TL istiyorum.Fikri satın alıp uygulamaya koyacak kişi dakikada 5.000 TL kazanabileceği bir sistemdir.Patentini henüz almadım aldıktan sonra daha fazla bir fikir bedeli istiyeceğim.Fakat kime satacağımı bilmiyorum yardımcı olursanız sevinirim.

Uzun uzun zırvalamaya başlamadan önce belirtmeliyim ki, amacım kimseyi aşağılamak değil. Sadece daha iyisi için öneriler ve fikirlerimi paylaşacağım.

Dün gece Can Yazıcı ile tanıştım. Kendisi oldukça başarılı ve e-ticaret sistemleri üzerine bolca deneyimi olan bir arkadaş. Elinde çok güzel bir proje olduğunu, bu proje için uzunca zaman ve bolca para harcadığını anlattı. Ancak proje öyle bir seviyeye gelmiş ki; ne ilerliyor, ne de gerçekleşiyor. Nasıl satabileceği üzerine keyifli bir sohbetten aldığım notlar şöyle.

Kime?

Projenizi satmaya karar verdiğiniz gün yüzüne tokat gibi çarpacak ilk soru kime satacağınızdır. Öncelikle X projesi için 100.000 USD istiyorsanız 100.000 USD’si olan birine gitmezsiniz. 100.000 USD’yi yatırım olarak yapacak birilerini bulmanız lazım. Üstelik bunu bir venture olarak kabullenebilecek ve risk alabilecek insanlar olmalı bunlar. Önerim yerel yatırımcıların yanısıra yurtdışındaki yatırımcıları da araştırmanız. Hatta yurtdışındaki Türk yatırımcıları bulabilirseniz ballı kaymaklı olur.

Nasıl?

Öncelike bu insanlara nasıl ulaşacağınız sorusu var. Eğer kalkıp bu insanlara birebir ulaşmak ve elevator speech yapmak gibi bir şansınız yoksa; elevator speech’inizi kısa bir e-posta yada snail-mail (bildiğimiz mektup) ile yapabilirsiniz. Yada Linkedin üzerinden bu insanlara ulaşabilirsiniz. Ama önemli olan nokta gidip küt diye eklememek, ne konuşuyorlar, nerede paylaşıyorlar, takip edin, interaksiyona girin, bir süre sonra arkadaş olarak ekleyip ulaşmayı deneyin. Ancak önemli bir nokta var… Yukarıdaki arkadaşın yazdığı gibi olmaz. Okunmazsınız. Peki ne yapacaksınız?

Değişik

Projeniz sıradan bile olsa, onu sunum şekliniz değişik olmalı. Üstelik herşeyin yeterince değişik olduğu bir dünyada yaşadığımızı düşünürsek; gerçekten değişik olmalı. Bunun için bir video ile projenizi 3dk. de anlatın. Bir de 30 dk lik bir versiyon yaratın, daha detaylı anlatın. Ve izlemeye başlayın.

Tabii ki mutlaka olur diye bişiy yok. Ancak size enteresan yollar açabilir. Böyle düşündük yani biz 🙂