Nerden başlasam bilmiyorum. Markalara ne kadar kızsam, ne söylesem de farklı düşünmeye başlasalar; dahası sesimi nasıl duyursam hiç bilmiyorum. Yanlış yapıyorsunuz arkadaşım! Ve bu yanlışlarınızı görüyoruz. Sizi bu yüzden her geçen gün daha az, çok daha az seviyoruz. E-posta ile… Continue Reading →
Sosyalleşelim tamam. Şeyler de sosyalleşmemize yardımcı olsun. Her aksiyonumuzu paylaşalım, adımımızı dünyaya duyuralım. Bunların hepsi bir raddeye kadar tamam. Ama eşyalarımızı da sosyalleştirmeye başlıyoruz. Bunu şöyle yada böyle yapıyorduk zaten. Ancak Tales of things bunları tek bir yerde topluyor. Ben… Continue Reading →
Geçenlerde Exact Target’in Sosyal Medya üzerine olan raporlarından biri geçti elime. Sosyal medya için reçeteler çıkartmayı çok seven firmalardan biri olmuş Exact Target’de. Oysa ben sosyal medya gibi iletişimin üzerine kurulu alanlarda sihirli formüllere pek inanmıyorum. Tabii ki yapılması gerekenler,… Continue Reading →
Hiç bir zaman çok popüler bir insan olmadım. Hayatımın bir kısmını spot ışıkları ve flashlar altında geçirmiş olmama rağmen (bknz:dipnot), popüler bir insan olduğuma hiç inanmadım. Son 4-5 yıldır sosyal medyanın bukadar çok hayatıma girmesiyle popülerlik kavramını daha da bir… Continue Reading →
İstanbul’da yaşayıp, Oyuncak Müzesi’ni görmeyenleriniz varsa ayiplamaya hazırlanıyorum. Cocukluğumuzdan hatta babalarımızın, dedelerimizin çocukluğundan kalma hatıralarla dolu bir müze oyuncak müzesi. Gördüğünüz en ufak şey bile sizi bir anda çocukluğunuza, yağlı salçalı ekmeğin tadına götürüyor bizi. Her katta, her ufak detayda… Continue Reading →
Sonunda dün gece karar verip aldık buzdolabımızı. Saatlerce ölçüp biçtikten sonra buzdolabının ölçülerinin 70*60 olması gerektiğine karar verdim. Duvarda bir çıkıntı var, onu göz önüne almak lazımdı. Netekim; bugün gelen buzdolabımız yerine 3 cm ile oturmuyor! Servisi bugün gelemiyor. Pazartesi… Continue Reading →
Birgün bunun olacağı belliydi. Evet, gayet belliydi. Bir sabah uyanacaktım ve artık kendi zırvalarımı yazacağım kendime ait bir blog’um olmalı diyeceğimi biliyordum. Reklamania‘m vardı, Pazarlama Günlüklerim de vardı. Ama maskelerle yazmak zorundaydım onlara, içimden ne gelirse yazamazdım. Kalıpları baştan koyduğum… Continue Reading →
© 2024 Özgür Akman — Powered by WordPress
Theme by Anders Noren — Up ↑