Nerden başlasam bilmiyorum. Markalara ne kadar kızsam, ne söylesem de farklı düşünmeye başlasalar; dahası sesimi nasıl duyursam hiç bilmiyorum. Yanlış yapıyorsunuz arkadaşım! Ve bu yanlışlarınızı görüyoruz. Sizi bu yüzden her geçen gün daha az, çok daha az seviyoruz.

E-posta ile reklamcılık çok zor bir iş. Yaptım, yapıyorum bu sebeple bu kadar rahat söylüyorum. Aşkam yatarken kafanızı yastığa huzur içinde koymak istiyorsanız o “SEND” tuşuna basmadan 50 defa düşünmelisiniz. Hatta daha etkili olacaksa 2. tekil şahısla devam edeyim; “düşünmelisin!” Neleri mi?

  • Kimlere Yolluyorum? Listenizde 10 kişide, 10 milyon kişi de olsa bunu düşün. Gerekirse 15.ci defa kontrol edin. Yolladığınız insanlar buna izin verdi mi? Hedefli bir mailing (hali hazırda adsl abonesi olup ayda 50tl ödeyen adama yeni abone ol; 1 yıl 10 tl öde diye mail atarsan bir anda “hate mark” oluverirsin) mi yapıyorum?
  • Ne Yazdım? Gidecek maili kaç defa okudun? 3 mü? Bir daha oku o zaman. Yan masandakine okut. Annene yolla o okusun. Karına yolla, arkadaşlarına yolla. HTML kodundan, yazım hatalarına, resimlerden, program uygunluğuna tekrar tekrar kontrol et. Biliyorum bana “vakit mi var allasen?” diyeceksin. Ama inan Subject’i yanlış, Yazım hatalı, e-posta programıma uyumsuz, spam’e düşmesi muhtemel mailler atarsan; O-KU-MAM. Israrcı olursan konuşmaya başlarım, ve (henüz buna uyanan az marka olsa da) negatif konuşan kullanıcı kadar tehlikeli bir şirket krizi henüz keşfedilmedi.
  • Ne zaman yolluyorum? Kullanıcıların e-posta kullanımı ile ilgili doktora yapmış olmaya gerek yok. Bolca kitap ve kaynak da mevcut, okumamış da olabilirsin. Nasıl kullandığını düşün. Günün en yoğun vaktinde e-posta kutuna düşen ebele markasının übele kampanyası ile ilgilenir misin? Yoksa kendine zaman ayırdığın anlarda mı bunlar daha çok ilgini çeker? Bak böyle düşününce ne kolaymış. Gölge etme başka ihsan eylemem dedirtme bize. Annemin e-postaları arasında gelsin kampanyan. Ha iş dünyasıysa da ofiste şahsi e-postaların çoğunlukla kontrol edildiği saatler de  8-9:30 ve 16:30-17:00. Hani, aklında bulunsun diye.
  • Ne kadar zorluyorum? Hani bir eşşeklik ettin, izinsiz e-posta yolladın. Bana e-posta yollama diye bir link koydun mu? Kabahati büyük, ufak da olsa özürün var mı?

Daha çok başlık var ancak e-posta göneren firmalar için 101 tadında bunlar var. 102’ye geçenlere de yazılar gelecektir elbet.

Bunu neden yazdım?

Çünkü bugün Doping diye bir firmadan bir posta geldi. Saat 15:45’di. Müşteriler, yurtdışı ile yazışmalar ve yaptığım onlarca işin arasında Mail.app’ın üzerinde bir kırmızı nokta belirdi, Title’ı okudum; Test Emaili yazıyordu. Alla alla diyerek açtım, ve karşımda ADSL2+ hizmeti sunan Çukurova Holding’in inteneti hızlandıran Doping hizmeti geldi.

Ardından 18:45’de mailin doğrusu, doğru title ile geldi. Ama ne kadar çok şey yanlış!

  1. Çalışıyorum banane dopingden?
  2. Test Emailini neden bana yolluyorsun? Ben senin tester’ın mıyım?
  3. Ben senden haber almak istedim mi? Ne bir yere kayıt oldum ne de seninle alakalı bir şey yaptım. Allahım ADSL abonesi bile değilim banane senin hizmetinden? Yok efendim konuşulmuş internette.. İyi, aferim. Banane?
  4. Hemen mailin sonuna bakıyorum; ne kayıttan çıkmak ne birşey. Sadece branding. E ben sana nasıl bana böyle şeyler yollama diyeceğim? Uğraşıp gelen adrese mail atınca bari bounce etmeseydi, bari bir şekilde sesimi duysaydınız!
  5. Hani bir kere hatalı maili yolladın, title’ı yanlış. Aynı içerikle, sadece title’ı değiştirip neden tekrar yolluyorsun arkadaşım? Birincisini Spam’e atmayan Mail.app bile ikinci maille senin spam olduğuna karar verdi!

Çok hönkürmüş olabilirim. Çok kızdım. Yapmayın böyle hatalar. Sonra sizi az seviyoruz. Sizi az sevmeye başladıktan sonra, önyargımız oluştuktan sonra istediğin kadar edvörds vap, banner çık, viral yap. Boş.