Dijital iletişim birçoğumuzun yanlış anladığı bir kavram. Tıpkı sosyal medya gibi.
İletişim, platformlardan bağımsız olarak iletişimdir. Yüz yüze, yazılı, görüntülü… Hepsi aynı çatı altındadır. Kuralları da aynıdır. Dürüst, açık ve güven veren bir duruşunuz olmalıdır bir marka/firma/kişi olarak. Bunun dışında, iletişiminizin temelini oluşturan diğer özellikleriniz platforma göre uyarlanabilir, ancak her zaman için tek bir ton sunmak büyük avantajdır.
Oysa iletişimin çok ciddi bir handikapı vardır; sözdedir. Nasıl insanları sözleri değil yaptıkları tanımlıyorsa, markaları da yaptıkları tanımlar. Dolayısıyla iletişimin markayı tanımlaması için sadece kuru kuru iletişim kurmak yerine deneyim yaratmak gerekli.
Deneyim yaratmak, çok havalı bir laf da olsa, aslında temelinde sizinle iletişimde (tek ya da iki yönlü) olan herkes ve herşeyin tanımlı bir süreçten geçmesidir. Bir mağazaya geldiğinizde kasiyerin size isminiz ile hitap etmesi, ürünü aldıktan bir süre sonra marka görevlisi birinin sizi arayıp mutlu olup olmadığınızı sorması en basit iki örnek olabilir.
İnsanoğlu deneyimleri sever, değer katan deneyimleri daha çok sever.
Peki siz deneyim yaratıyor musunuz? Ya değer katan deneyimler?