Oyun kuramı konusunda ne kadar bilginiz var bilmiyorum. Ancak eğer bilgi sahibi değilseniz viki size kısaca şöyle açıklayabilir;
Oyun kuramı, uygulamalı matematiğin, sosyal bilimlerde (en fazla ekonomide olmak üzere), biyoloji, mühendislik, politik bilimler, bilgisayar bilimleri (temel olarak yapay zeka çalışmaları üzerinde) ve felsefede kullanılan bir dalıdır.
Yani; olabilecekleri hesaplayarak adımlar atmak. Özellikle iki birey ya da toplu bilinç arasındaki ilişki için kullanımı faideli olur diyebiliriz.
Ancak bence yukarıdaki tanıma pazarlama’da da kullanılabileceğini eklemek gerekli. Hatta bunu daha da ileri götürüp, “Sosyal medya ile entegre CRM çalışmalarında oyun kuramı” gibi bir tamlama oluşturalım. Biraz açıklayayım;
Dijital pazarlama’da oyun kuramı
Pazarlamanın her konusunda geçerli olduğunu varsaymak mümkün olsa da, derin bilgi sahibi olmadığım konularda ahkam kesmekten çekinmişimdir hep. Oyun kuramı karşınızdakinin adımlarını tahmin etmek ve onunda sizinkileri tahmin etmek peşinde olduğunu varsaymaktan ibarettir aslında. Oyun kuramını dijital pazarlamanın yanına koyduğumuzda ise aşağıdaki noktalar ortaya çıkıyor.
- Müşteriyi aptal yerine koymayın. Ne çok yapıyoruz dimi? Çok kolay çünkü, her dediğimize inanmaya hazır olan, yaptığımız tüm bannerlara tıklamak için yanıp tutuşan son kullanıcılar hayal etmek. Oysa çok büyük bir kısmı öyle değil. Okuyor, araştırıyor, hatta büyük bir kısmı sizin eksiklerinizi arıyor.
- Son kullanıcı gibi düşünün. Oyun kuramının en temel şartı budur. Yola çıkmadan önce iyi düşünün, size satış yapılıyor gibi düşünün. Nazik ve dürüst olun. Kaybetmezsiniz.
- Bir planınız olsun, sürekli geliştirin. Her yaptığınız çalışmanın sonunda birşeyler öğrenmek zorundasınız. Biten her kampanyadan sonra sadece kendiniz için bile olsa white paper‘lar hazırlayın. Bu sayede ilerlersiniz. Ve bu ilerleme ile kampanyalarınız her seferinde daha başarılı olur. Optimizasyon lafını itici bulanlar için bu kadar yazdım, ama aslında sadece optimize edin diyorum.
Kısaca pazarlamaya bir satranç gibi bakmaya çalışın. Ancak tabii bunun için karşınızdakini bilmeniz gerekli. Bu da bizi ikinci başlığa getiriyor;
Sosyal Medya ve CRM
Vizyonu dar olan arkadaşlar bu noktadan sonrasını okumasa da olur, zira onlara çok bir şey katabileceğimi zannetmiyorum.
Sosyal medya’nın ne kadar büyük bir veri denizi olduğunu görmeyeniniz var mı? Umarım yoktur. Bu deniz içinde ne kadar derine gidebileceğimize dair ufak bir ipucu vereyim;
Havucunuzu seçtikten sonra twitter ve facebook ile bağlanılan bir yapınız olsun. Topladığınız bilgiler kişinin facebook sayfasında paylaştığı herşeyin üzerinde bir de online ortamda ne kadar aktif olduğu, nelerden bahsettiği, ne kadar etkilediği, dağıtıcı mı, okuyucu mu, yaratıcı mı olduğu gibi eşsiz öğeler olacaktır. Üstelik sadece koca bir buzdağından kopan bir küp buzdan bahsediyoruz.
Bu veriler markaların geleceklerini belirleyebilir. Pazar araştırma firmalarının topladığı donelerden daha geniş, çok daha güncel ve iletişim kurulabilir veriler. Üstelik kriz yönetimi, iletişim kuran bir duruş da cabası…
Sonuç
Şimdi hepsini bir potada eritmeye çalışalım. Oyun kuramını aklınızdan çıkarmadan, son kullanıcısına saygı duyan, attığı adımları bilinçli, düşünerek atan, anlamlı ve gerçek zamanlı verinin önemini karvramış ve pazarlama yerine iletişim diyen markalar.
Ne güzel rüya değil mi…