Şimdilik geçtiğimiz yolların ve yerlerin notları;
İstanbul’dan İpsala 250-300 km civarı. Yol oldukça güzel, zaten istanbuldan çıktıktan sonra trafik de bitiyor. Türkiye tarafında yolun yarısına yakını otoban. Gerisi standart yol. Sınıra 10 km kala arka arkaya bir çok benzinci var. Sınır Kapısında da, sınırdan sonra da benzinciler var.
Yunanistan geçiş için; motorunuzun sizin üzerinize olmasını, yeşil kart sigortasını ve uluslararası ehliyeti istiyor. Sınır benim için oldukça sorunsuz geçti. İlk defa çıkarken plakanızı Türkiye çıkışında kaydediyorlar, ruhsata ve pasaporta bakıyorlar. Ben geçtiğimde sıra yoktu, ancak sıra olduğunda da usul usul ön tarafa doğru geçilebilir. Plakanızı doğru söyleyin, ben yanlış söyledim diye 10 dk ekstra oyalandım. (34-35 karıştırdım. Yaşasın ruhumdaki izmirli) Türkiye sınırından çıktıktan sonra nehri geçiyorsunuz. Değişik bir deneyim, bir ucunda Türk askerleri, diğer ucunda Yunan.
Yunanistan’a geçtiğinizde önce pasaport kontrolünden, ardından da gümrükten geçiyorsunuz. Gümrükte bazen, aç ulan çantaları bakacam diyen olabilir diyorlar ama beni kontrol bile etmediler, geç dediler, geçtim. Direk olarak A2 otobanına bağlanıyor sınır. Selanik’e kadar (sınırdan 350 km) otoban üzerinde benzinci, ya da bildiğimiz anlamda mola yeri yok. Kamelya kılıklı mola yerleri var, ancak su alacam deseniz alamıyorsunuz. Bazılarında tuvalet var, ancak çok temiz değil. Tuvalet olanlar WC olarak not düşülmüş. Zaten çoğunda duran tırları göreceksiniz. Ben omlet yapan tırcı amca gördüm mesela. Yakıt almak için otoban çıkışlarında en yakın benzincinin mesafesini gösteren tabelalar var. Aleksandrapoli ve Kavala ya girip bir bakın. Ben gidemesem de bir arkadaşımın tavsiyesi olan burundaki kilisenin Yanındaki kahveye uğrayın. (40.930776, 24.413904)
Selanik büyük ama sakin bir şehir. Sahil kısmında çok güzel kafeler ve tavernalar var. Kaldırıma motor park etmek sıkıntı değil, ama motorunuzu kitleyin mutlaka. Ben direk olarak otelin kaldırımına park ettim. Atatürk’ün doğduğu evi görmeden ayrılmayın Selanik’ten. Ufak ama mutlaka görülmesi gerek.
Selanik’ten sonra otoban ikiye ayrılıyor. Biri Igoumenitsa ya doğru devam ediyor, diğeri ise Atina’ya. Her ikisinde üzerinde Selanik’ten az sonra (30-40 km) bildiğimiz anlamda mola yerlerinden var. Benzinlik ve atıştırmalık birşeyler yeme yeri yani. Igoumenitsa yolu üzerindekinin tuvaletleri baya temiz. Ancak buradaki benzinci normale göre biraz daha pahalıydı.
Eğe bu rotayı otoban üzeriden yaparsanız sınır – Selanik arasına 3, Igoumentisa’ya devam eden yol üzerinde ise 4 defa durup para vereceksiniz. Biri 0,8€ diğerleri 1,7€. Hep hız sınırları ve kameralar var. Dikkat.
Igoumenitsa’ya vardığınızda feribot biletleriniz için önce check in olmanız gerekli. Port oklarını takip edin son çıkışa kadar, ardından gişelere girmeden önce sağa girin. Limanın iç kısmına gireceksiniz. Solunuzdaki büyük binanın içinde bileti aldığınız yeri bulun ve check in yapın. En geç 2 saat kala diyor ama ben olsam biraz daha erken giderdim. Ki benim. Ve gittim. Check-in yaptığınız yerin karşısında güzel bir yemek yenecek yer var. Internet var ve çok hızlı. Ya da aynı yol üzerinde devam ederseniz bile ışıklara gelmeden hemen önce sağda bir kafe var ağaçların altında. Güneş’i orada batırmak çok keyifliydi. Eğer kendimizi balık ve uzo ya verelim derseniz hemen yanında bir taverna var. Her ikisinde de internet çok az var. Birazcık. Ama bazen de yok. Kader.
Kalkış saatinden 1,1:30 saat önce sehre girerken önünden döndüğünüz gişelere gidin ve liman alanına girin. Ne kadar büyük olduğunu görünce şaşıracaksınız. Biletinizi alırken size hangi kapıdan gireceğinizi söylüyorlar. Limana girerken kullandığınız kapı önemli değil, açık olan bir tanesinden içeri girin, biletin üzerinde yazan iskeleye sürün. Sağda en önde bekleyin. Gemiye yayalardan sonra ilk sizi alacaklar. Güzelce sabitlemeye çalışın motoru, bazen dalga olabiliyor. Yanınıza almanız gerekenleri alın. Yolculuk boyunca aşağıya inemeyeceksiniz.
Bilet mevzusu biraz Karışık. Çok çeşitli biletler var. Güvertede kamp opsiyonu bile sunuyorlar. Ben airplane seat kısmından aldım. Eğer koltuk için bilet almazsanız boş bulduğunuz bir yerlere yatmanız gerekecek, çok iyi bir fikir değil bence. Yayalar, özellikle Bulgar aileler bu konuda sizden çok daha tedarikli ve hızlı olur. Beraber bindiğimiz GSli abi bütün geceyi balkonda plastik papatya sandalyelerde geçirmeye çalıştı. Airplane seat tipi biletin en güzel özelliği numaranızın olması. Gidip kendi koltuğunuza oturusanız hiç sıkıntı olmayacaktır. Benim yanım boş olduğu için vurdum Kafayı uyudum. Bunu haricinde paranıza kıyıp kabin de alabilirsiniz. Motor için 35€, koltuk için 70€ ödedim. Koltuksuz opsiyon 58€ idi ben alırken.
Gemide restoran siz bindikten sonra 1 saat kadar daha çalışıyor ama yemeklerini benim gözüm pek tutmadı. Kafe kısmı gece 03 e kadar açık. Sabah 05 de tekrar açılıyor. Meraklısı vars kumarhanesi sadece belli bir ara, sanırım uluslararası sulardayken açık.
Gemi yanaştığında ilk siz inmiyorsunuz ama yine de şöförleri yolculardan önce aşağıya çağırıyorlar. Gemi bağlanırken siz de yol için hazırlık yapabilirsiniz. Direk olarak gemiden çıkıp Bari nin içine dalabilirsiniz.
Ben Bari’ye biraz bakındıktan sonra beni sarmadığına karar verdim ve direk olarak Napoli’ye geçmeyi seçtim. Arada uzun bir otoban var. Otobanların sistemi Türkiye’deki eski sistemden. Girerken bir bilet alıyorsunuz, çıktığınız yerde de otomata ödüyorsunuz. 260km lik yolu otobandan gitmek istemedi canım, bu yüzden GPS e ana yollara uğramadan rota çiz deyip köy yollarından geldim Napoli’ye kadar. Her motorcu kadar viraj seviyorsanız aradaki bu yollar sizi mutlu edecektir. 50 km daha ekliyor yolunuza ancak muhteşem manzaralar içinde sürüyorsunuz. Doğu İtalya kıyılarında zeytin kokusu batı kıyılarına geçtikçe yerini limon kokusuna bırakıyor.
Arada bir çok benzinci var. Çoğu otomatlı.
Bu noktada otomatlı benzin aletini bir anlatmak Lazım, önce alette kaç numaralı pompadan alacaksanız o düğmeye basıyorsunuz. Diesel yazsa da basın. Ardından parayı koyun. Doldurma diye bişiy yok. Aldığını kadarını alıyorsunuz, alet üstünü veriyor. Benzininizi alın. Pompayı yerine koyduğunuzda alet üstünü ve fişinizi verecek. Beni ilk başta kastırmıştı ama aslen kolay.
Napoli merkezi motor sürmek için güzel bir yer değil. Çok kalabalık ve İstanbul trafiği gibi akıl almaz bir kargaşa var. Müzeleri vb haricinde gidip oturabileceğiniz sahil kısmında yerler var. Ama motor için, hele yan çantalar varsa ve makina büyük ise, pek yer yok. Ben şahsen Napoli yi pek sevmedim.
Napoli’den eşimi alıp Amalfi’ye geçtik. Eğer gopro falan kullanıyorsanız mutlaka açıp kaydedin. Viraja doyacaksınız. Hatta sıkılabilirsiniz bile. 26 km süren bir sakar geçidi adeta. Inanılmaz bir manzara eşliğinde Amalfi’ye ineceksiniz. Motor park etme işi burada da biraz karın ağrılı. Sahilde saati kışın 1€, yazın 2€ olan olan yerler var. Bir de doğudan Amalfi’ye girerken sağda kelalaka bir yerde park etmiş motorlar göreceksiniz. Burası ücretsiz tek park yeri. Bunun haricinde bir yere park etmeye kalkmayın, direk ceza yersiniz. Evet, sahilde falan o boş gördüğünüz yerler hep sadece Amalfi’de oturanlar için serbest. Size yasak. Eğer siz de bizim gibi yer bulamadıysanız meydana gelin, +39 347 6904557 nolu telefonu arayın, motor park edecek yer arıyoruz diyin. Kısa boylu bir genç gelip sizi 2 km kadar uzakta bir yere götürüp kapalı otoparka parkettirecek. Sonra scooter’ı ile geri getirecek. Günlüğü 15€. İstediğiniz kadar gir çık yapabilirsiniz. Arayıp çağırabilirsiniz, gelip otoparka götürür sizi.
Devamı gelecek.
Devamı;
Amalfi, Posinato, Roma, Floransa, Verona, Venedik [İtalya Yolları]