Öncelikle zirilyon tane yerde okuduğunuz bir şeye tekrar değinmem lazım; sosyal medya kampanyası ile sosyal medya stratejisi aynı şey değildir. Hatta; sosyal medya stratejisi de yanlış bir tanımlama bence; doğrusu Dijital İletişim Strajetisi olmalı ve sosyal medya iletişimine dair belirlenen strateji parametreleri de bu ana stratejinin içinde yer almalı. Tek sayaflık statik sitelerin bile sosyalleşebildiği bugünlerde dijital iletişim bir bütün olarak algılamayanlar ve yok efendim FF stratejisi yok Twitter stratejisi, yok bık kök stratejisi diye inatlaşan arkadaşları kullandığınız işletim sistemine göre sağ yada sol üst köşede yer alan kırmızı butona tıklamaya teşvik etmek için ne yapsam bilemezken bu cümlenin nerede biteceğini de merakla beklemekteyim. Oh bitti.
DİS‘in ne olduğunu bir daha hatırladıktan sonra sosyal medya kampanyalarına da ucundan acık değinelim. Bildiğiniz kampanya. Ama sosyal medya’da.
Ne oldu? Tatmin olmadınız dimi? Ben de olmadım. Farklarından bahsedeyim biraz;
Sosyal medyanın, insanlara günlük hayattaki womm ve reklamlardan daha hızlı ulaşabildiğimiz bir alan olduğu konusunda hem fikir olduğumuz kanısındayım. Sosyal medyayı günlük hayattan ayıran en önemli etken de bu; etkileşim hızı. Herhangi bir konu için sosyal ağları kullanarak yaratacağınız bir kampanyada havuç biraz bile olsa çarpıcıysa, inanılmaz bir hızla sonuç alabilirsiniz. Türkiye’nin hatırı sayılır markalarından birkaçı için sosyal medya kampanyaları kurgulamış biri olarak havuç’un bu çarkı döndüren yegane şey olduğunu idda bile edebilirim. Havuçtan kastım maddi bir hediye değil sadece. Sanal değerler de yaratabilirsiniz. Ama insanlara katılmaları için bir sebep vermelisiniz. Diğer büyük fark ise ölçümlenebilir olması. Bunun için de güzel bir alıntı ile esas konuma geçmek istiyorum;
ROI eskiden Return of Investment, Yatırım geri dönüşüydü. ROI’ye artık Return of Involvement, Etkişim geri dönüşü diyoruz. Satışlarınızı facebook like’ları, re-tweetler bazında ölçmek yeni trend. Her re-tweet’in size maliyeti, ve getirisini hesaplayabiliyor olmak ne güzel değil mi?
Sosyal Medya Üzerinde Gerçekleşirilen Kampanyalar İçin 7 İpucu
- Amerika’yı yeniden keşfetmeyin.
Oldukça ciddiyim. Eğer kullanabileceğiniz bir platform varsa, kullanın. Eğer özel bir method lazımsa, öncelikle daha iyi araştırın. Halen bulamıyorsanız, standart ağları premium üyeliklerle belirli ölçüde manipüle etmenize izin veren sistemleri deneyin. Ama Amerika’yı yeniden keşfetmeyin. Eğer bir resim kampanyası yapıyorsanız flickr’ı, video kampanyaları için vimeo’yu kullanın. Penetrasyon daha hızlı olacaktır. Ayrıca insanlara gelin buraya da üye olun diyip, zaten en az 55 tane olan hesaplarının yanına bir yenisini eklemeyin. - Senkron – Tik. Tak. Tik. Tak.
Sosyal medya üzerine çalışmaya başladığım ilk günden beri bunu söylüyorum. Hatta ilk sosyal medya hizmet sunumunda bile bunu bağırmıştım koca koca harflerle. Senkronize olmak zorundasınız. Bu kadar çok mecra varken hedef kitlenize tek bir noktadan ulaşmanız mümkün değil, bunun farkındasınız muhtemelen hepiniz. Ve bu işe biraz burnunu sokmuş olanlar 55 farklı mecrayı tek tek update etmenin adam-saat bazında ne kadar verimsiz olduğunun farkına varmıştır. Bu sebeple tek noktadan push ettiğiniz herşeyin heryere ulaşmasını sağlayın. Ve hayır, bu FF’de hesap yaratarak olmuyor. Kendinizi tekrar etmemeniz çok önemli çünkü. - Bıktırmayın.
Son birkaç yılda okadar çok sosyal medya kampanyası gördük ki, artık gözümüz alıştı bunlara. Aradan sıyrılmanız lazım. Ama bunun yöntemi 723.037.839.988 adet feed girmek değil. İnsanların bu kadar feed girmesini sağlamak. Çok sıkılganız. Gerçekten çok çabuk sıkılıyor ve sizden çok kolay nefret edebiliyoruz. - Zaman Pencereleri – Paralel Evrenler
Kampantanızın kaç gün süreceği üzerine ne kadar düşündünüz? Güzel. Bir okadar daha düşünün. Araştırmalar sosyal medyadaki event hipe sürelerinin 2007’de 13 gün; 2009’da 3.5 gün olduğunu gösteriyor. Hiçbirşeyi unutmasak da, hipe yaratmayan konular birilerin “saat kaç” “dişim ağrıdı” “çişimi yaptım” gibi gudubet girdileri arasında kaybolup gidiyor. Canlandırma çabaları ise komiklikten öteye gitmiyor. Bu sebeple; - Arkadaşlar. Arkadaş. Takipçi. Connection.
İnsanların paylaşacakları, paylaşmak isteyecekleri şeyler yaratın. Havucunuz da bu paralelde olsun. İnsanlar sizi konuşsun. Siz kendiniz hakkında konuşmayın. Ayıp bi kere zaten. - Kate Sevişelim mi?
Kitlenizi tanıyın demiştim ya? Bir daha tanıyın. Sonra bir daha. Çünkü hiç bir zaman yeterince tanıyamazsınız. Kampanyanızı yaratıığınızda hangi insanların sizi takip ettiğini, nasıl interaksiyona girdiklerine bakın. Onları takip edin, neler yazıyorlar okuyun. Trendlerini anlamaya çalışın. Hedef kitlenizi kampanya ortasında değiştirmek zorunda kalabilirsiniz. İyi yanından bakın; hiç olmazsa halen yarısı duruyor olur. - Ve Son. Nerelisin Hemşerim?
Nerede yaşadığınızı unutmamanızı önereceğim son olarak. Tabulara değmeyin, dilinize hakim olun. Biz duygusal bir milletiz, bu yüzden sakın SAKIN bizi aşağılamayın.
Bu günlük bu kadar.