Dün gece Yale’in Game Theory hakkındaki podcastlerini dinlerken çok ilginç bir konsepti hatırladım. Yıllar önce, üniversitedeyken Nash Eşitliği (Nash Equilibrium) teorisi hakkında çok konuşurduk, Yale’in podcasti de oyun teorisinde Nash Eşitliğinden bahsediyordu.

Bilmeyenlere kısaca özetleyeyim;
Nash Equilibrium (NE) bir oyun senaryosunda herkesin diğer herkes için en iyi olacak senaryoyu seçmesidir.

Örneğin, oyunumuz 0-100 arasındaki bir sayıyı seçmek olsun. n kişilik bir grupla oynansın ve kazanan da tüm seçilen sayıların ortalamasının 2/3’üne en yakın cevabı veren olsun. Böyle bir durumda, n kişinin de diğerlerinin en iyi seçeneğini düşünerek karar vermesi beklenir. Eğer i oyuncusu diğer n-1 kişinin de aynı kendisi gibi düşündüğünü varsayarsa NE, n kişinin de aynı rakamı seçmesi olacaktır. Tabii ki n kişin de kafadan attığı bir rakamın aynı olması beklenemiyeceği için NE bu durumda 0 dır. Ancak oldukça enteresan bir şekilde dünyada bu oyunun oynandığı toplulukların hiç biri 0 cevabını vermemiş. Örneğin Freiburg üniversitesinin son 4 yıldaki cevapları 25-30 civarında seyrediyor.

Oyun teorisi aslında karşınızdakin en iyi opsiyonlarını bilmekten geçen bir kavram. Siz ne kadar çok veriye sahipseniz oyunu o kadar iyi bir şekilde yönlendirebilir ve sizin için en iyi senaryoyu seçebilirsiniz. Bu datanın olmadığı bir dünyada ise, herkes için en iyi cevabın sizin için de en iyisi olduğunu varsayar oyun teorisi, ki çoğu zaman doğrudur.

NE aslında bize bilim kitaplarının sunduğu ideal dünyayı özetleyen kavramlardan biri.

Kısaca kimse herkes için en iyi olanı seçmiyor. Oysa seçse, hepimiz kazanacağız…