Özgürlüklerden, yasaklardan bahsetmeyeceğim. Hepimiz bunları defaatle okuduk. Ben biraz anlamaya çalışacağım. Sizlerden de bunu bekliyorum…

Dunning-Kruger sendromunu daha önce duydunuz mu bilmiyorum; en kısa haliyle cahil cesareti dediğimiz şeyin psikolojideki karşılığıdır. 4 madde ile detaylandırayım;

  • Yetkin olmayan insanlar becerilerine aşırı değer biçme eğilimindedirler.
  • Yetkin olmayan insanlar diğer insanlardaki gerçek beceriyi farkedememektedirler.
  • Yetkin olmayan insanlar kendilerindeki yetersizliğin boyutunu görememektedirler.
  • Eğer bu yetkin olmayan insanlar becerilerini geliştirmek üzere eğitilirlerse, geçmişteki eksikliklerini farkedip kabul etmektedirler.

Çok fırtınalı günler/aylar yaşadık ve yaşıyoruz. Çocuklarımıza nasıl anlatacağımızı bilemediğim günler. Öyle günler ki biz hızla zifiri karanlığa sürüklenirken kimileri sevinç naraları atıyor.

Şarap ve Peynir Blogunda AKP mitinginde bir çapulcu yazısını okuduğumda oy tabanın tamamen bu kitle ile oluştuğuna da inanamadım. Halen de  inanmıyorum. Kim o halde AKP seçmeni? Nacizane bakışım ile birkaç katmadan oluşuyorlar; (elbette atladıklarım vardır, eklemekten çekinmeyin lütfen)

Düşük Gelirli ya da Hiç Geliri Olmayan Seçmen

Maslow teorisi (İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi) insanların ihtiyaçlarını belirli katmanlara böler. Bu katmanlardan alttaki tamamlanmadan insanlar bir üst katmandaki konuyu çok düşünmezler, ya da düşünemezler. En büyük öncelik de fizyolojik ihtiyaçlardır. (Yemek, içecek vb) AKP hükümeti bu gruptaki kişilere tek yardım edebilecek kişinin kendisi olduğunu söylediği ve yıllarca iş olanakları yaratmak yerine sadaka sistemi ile açlık sınırında muhtaç halde tuttuğu için bu kitle temel ihtiyaçlarını yitirme korkusu ile başka aday, fikir ve ideolojilere kesinlikle kaymayacaktır. En azından bu yardımları veremeyecek noktaya gelene kadar sadık seçmenler olacaklar. Haliyle bu kitleye yolsuzluk, tape vb. gibi hiç bir başlık etki etmeyecek ve işlemeyecektir.

Emekli ya da Belli Bir Yaşın Üzerinde, Dini İnançları Güçlü Seçmen

Eskilerin değimi ile orta direklerin biraz yaşlıları. Bu kitle dinin toplumu bir arada tutan bir güç olduğuna inanıyor ve AKP’nin dinin tekil bekçisi olduğunu düşünüyor olabilir. Türkiye’nin yıllar içinde geçirdiği kötü dönemlere baktıktan sonra şimdilik  öldürmese de güldürmeyen bir yapıda sadece yaşıyor olmak ile yetinmekteler. Son dönemdeki başlıklara inananlar olduğu gibi kesinlikle reddedenler de var ve reddedenler “yapmazlar canım böyle şeyler” gibi bir argümana tutunuyorlar.

Esnaf ve Devlet Eşrafı

Ekonominin en ufak dalganlanmasından bir fırtına misali etkilenen ve Türkiye’yi finansal anlamda yüzer tutan seçmen. Tıpkı bahsettiğim ilk grup gibi ekonomik instabilite korkusu ile çalıyorlar ama çalışıyorlar da diyebilen ve bu argümana can-ı gönülden inanan kitle. Ayrıca çeşitli dini ve politik çevrelerce bir halka içine de alındıkları için biat etmemek bir ihtimal bile değil bazısı için. En büyük gruplardan biri; muhtelif korkular ve/veya çok da ilerisini düşünmeden alınan kararların sandığa yansıması.

Diğerleri

AKP’nin yarattığı dev yeşil ekonomiden kutusunu dolduranlar, aymaz bir biat ile RTE’yi peygamberleştirenler ve  her nevi yalana inanıp kanabilecek kadar kör olanlar. Bunlara diyeceğim yok zaten.

Dediğim gibi elbette vardır başkaları ve muhtelif sebepler ile bu partiye sempati duyanlar. Sonuçta Şarap ve Peynir de yazan arkadaş da belirtmişti; özgürlük, demokrasi çok karışık kavramlar. Anlayamadıkları için değil, anlamak istemedikleri için de uzak duranlar çoktur elbet.

Mark Twain bir insanı kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan çok daha kolaydır diyor. Yıllarca kandırılan AKP seçmenine şimdi kandırıldın dediğimizde bu yüzden ciddi bir direnç görüyoruz. İnsana en zor gelen şey hatasını kabul etmek ne de olsa. 

Bu yüzden; zor da olsa, yıpransak da %95 suçlu olmayan, yarısının da ne olup bittiğinden dahi haberi olmayan AKP seçmenine kandırıldığını anlatmamız gerekli.

Kızmadan, sinirlenmeden, sadece karşınızdaki kişinin bir yalanın parçası olduğunu ona göstermemiz gerekli.

Aksini hayal dahi etmek güç.

Pazartesi günü daha güzel bir Türkiye’ye uyanmak dileği ile.