Bir itiraf ile başlayayım; spor sevmem. Hiç bir sporu hem de. Çocukken de böyledi, futbol oynamam, izlemem, baskete hiç merakım yoktur (annem çok uğraşsa da zamanında, olmayınca olmuyor) Biraz motor sporlarına merakım var ama onunda sağlıklı yaşama olumludan çok olumsuz etkisi olabiliyor (bknz)

Spor gibi olmayan aktivitelere gelince, koşmam, kültür fizik çalışmam. Anca yüzmek keyifli, ancak onu da her allahın günü yapamıyorsun. Koşmak da sol bacağım yüzünden (bahaneye gel) çok keyifli değil (zaten normalde de değil)

Neyse çok kötüledim kendimi, kısaca sporu sevmiyorum. Ama 30’uma merdiven dayadım ve sabahtan akşama oturarak bilgisayar başında çalıştığım için hızla kilo almaya başladım. Yıllarca 70’li kilolarda gezerken 1 yıldan kısa bir sürede 90’ı gördüm. Baskülde 90.1kg’yi gördüğümde ettiğim küfürü buraya yazamam ancak, pek de hoş değildi. Ardından arkadaşlarımla birlikte gittiğim bir kampta bir önlem almam gerektiği konusunda net bir fikrim vardı, ancak sadece yemek yemeyerek kilo veremiyordum. Bir çözüm bulmam lazımdı, ancak spor ısrarla kenara ittiğim bir şeydi.

Sonra bu 90 olayı beni çok gerdi. Hımbıllaşıyordum, çabuk yoruluyordum. Bir arkadaşımla konuşurken 15-20 kg fazlam var dediğimde, “abi bi damacana suyla yatıp kalkıp geziyorsun, düşünsene” falan dedi; çok içime oturdu. Hani eve falan getiriyorlar ya, onunla geziyorsun işte. Beline de sırtına da ayaklarına da yazık.

Dedim abicim ben yürüyeyim o halde. İlk gün eşimle 4km yürüdük. Dilim ensemden çıktı. Yürüdük ha. Koşu falan değil.

İkinci gün 7, üçünü gün 10 ve ertesi haftanın ilk pazartesisi 16 km yürüdüm. Ayaklarım su topladı evet ama; uzun yıllar sonra ilk defa 1 saat kitap okumama gerek kalmadan uyudum. Yattım ve uyudum. (uykuya zor dalanlar nasıl bir muhteşem his olduğunu anlayacaklardır. Kolay dalanlar, sizi halen çok kıskanıyorum) Spor yapmak gibi de gelmiyor, biraz kilomu da etkilemeye başladı. Güzel yani.

Ancak siz de benim gibi boş boş yürümekten sıkılıyorsanız, iki tane oyuncak çok motive edecektir sizi;

Screenshot 2014-06-30 12.27.30

İlki Runkeeper; mobil cihazlar için GPS tabanlı bir rota/kalori sayacı. Çok basit bir mantıkla hızınızı, katettiğiniz mesafeyi, yaptığınız aktiviteye ve cihaz destekliyorsa içindeki pedometre ile adımlarınız sayesinde yaktığınız tahmini kaloriyi hesaplıyor. Bir çok alan oyunlaştırılmış, bu sayede belirlediğiniz hedeflere ulaşmak için de uğralıyorsunuz. Eğlenceli bayaa. Muadilleri elbette var, ancak ben bununla baya mutlu oldum. http://runkeeper.com dan kurcalayabilirsiniz.

Unknown

Diğeri ise Jabbone UP24. Geçtimiz günlerde Berna Mutlu Aytekin de yazmıştı, pek güzel bir oyuncak kendisi. Temel olarak bluetooth ile mobil cihazlarınız üzerinden bağlanabildiğiniz içinde bir hareket ve G sensörü ve minik bir titreşim motoru olan bir bileklik. Ben Bluetoothlu olan 24 modelini tercih ettim. Pili 7-8 gün gidiyor aşağı yukarı. Mobil cihazınızdaki uygulama ile yaptığınız sporları track ediyor, ancak bunun dışında gün içindeki aktifliğinizi de takip ediyor. Uzunca bir süre hareket etmezseniz titreyip hadi diyor size. Ama bence en güzel olan kısmı, uykunuzu track edebilmesi. Hareketlerinize bağlı olarak derin-hafif uyku istatistiklerinizi topluyor; bu sayede yediklerinizin, içtiğiniz kahvelerin ve hareket edip etmemenizin uykunuzun kalitesini nasıl etkilediğini görüyorsunuz. Ha diyeceksiniz belli değil mi, hayır; benim için düşündüğüm şeylerin bazıları yanlış çıktı. Örneğin geç yediğimde uykumu zor alıyorum gibi hissederdim, oysa çok ciddi bir etkisi yokmuş vs..

UP’ın en güzel özelliklerinden biri ise çok güçlü bir API ile data çekebiliyor olmanız. Benim gibi böyle şeylere meraklıysanız enteresan şeyler yapabilirsiniz. (şu kadar adım atınca tebrik maili at vs..)

Kısaca; spor yapmadan da spor yapıp sağlıklı kalmak mümkünmüş. 30’umda öğrendim.